Selülit, cildin portakal kabuğuna benzer görüntüsüne verilen isimdir. Lipodistrofi olarak adlandırılır. Selülit özellikle dokularımızdaki lenf dolaşımının herhangi bir sebepten dolayı yavaşlaması sonucunda, hücreler arasında lenf sıvısının birikmesiyle meydana gelmektedir.
Portakal kabuğu görüntüsünün oluşumundan cilt altındaki ve cilde dik olarak bağlanan fibröz bantlar sorumludur. Bu fibröz bantlar kadın ve erkeklerde farklı olduğu için erkeklerde selülit oluşumu, hormonlarında etkisiyle yok gibidir.
Cilt altında (subcutanöz) yağ dokusunun genişlemesi hadisesidir. Bu genişleme;
Kısacası sadece bir kozmetik problem olarak başlayan selülit ,ilerlemesi durdurulmadığında artık geriye dönüşü imkansız, bir hastalık gibi karşımıza çıkar. Kilo verme ve diyetle sadece cildin daha alt katmanlarındaki yağların erimesi sağlanabildiğinden selülit tek başına diyet ve sporla tedavi edilemez. Çoğunlukla kadınlarda görülür, en çok bacak ve kalçalarımızda ortaya çıkar. Erkeklerde ise yağlanmanın daha fazla olduğu karın ve bel yanlarında görülebilir. Sellülit yağ fazlasının olduğu bölgelerde daha yoğun olmakla beraber, selülit oluşması için kilo fazlanızın olmasına gerek yoktur. Selülitli kısım cildin diğer bölgelerine göre daha beyazdır ve soğuktur. Ağrıya daha duyarlıdır.
Selülite neden olan etkenleri şu şekilde sıralayabiliriz;
Selülitle savaşmanın ana prensipleri
Selülit tedavisi sadece oluşan cilt altı yağ dokusunun azaltılmasını değil aynı zamanda neden olan faktörlerin ortadan kaldırılmasını da içermelidir. Selülit oluşumunda allta yatan bir çok neden olduğuna göre selülitle savaşmada bu metodların sadece birini kullanarak sonuç beklemekte hatalı olur. Tek başına diyet uygulaması yağlı kitlenin azalmasıyla selülit görüntüsünü hafifletmekle beraber, tamamen ortadan kaldıramamaktadır. Selülit liposuctionla tedavi edilemez. Burada ancak daha derindeki yağlar hedeflenmektedir. Oysa selülit hemen cilt altındaki yağ birikimidir. Liposuction işlemlerinden sonra da selülitin devam ettiği görülmektedir. Yine tek başına masaj uygulamaları da kilo vermenizi sağlamayacağı için selülit sorununuzu çözemez. Selülit tedavisinde en etkin sonucu alabilmek için diyet, spor ve vakum-radyofrekans kombine tedavi yöntemlerini uygulamaktayız.
Özellikle spor ve vakum-Radyofrekansdan yoksun kilo verme programları özellikle cildimizdeki elastikiyetin azaldığı ileri yaşlarda sarkmalara neden olabilmektedir. Her iki yöntemin burada kullanılış amaçları azalmış lokal kan akımını uyararak hücreler arası sıvı ve yağ birikimini azaltmak , yağ hücrelerini parçalamaktır. Uyguladığımız bu yöntemlerde gerekirse yağ kitlesini azaltmak için uygulama öncesinde liposuction uygulanarak tedavinin etkinligi artırılmaktadır.
Masaj özellikle sporla dahi yok edilmeyen yani ulaşılamayan bölgelerde (bacak iç yanı ve diz gibi) bu özellikleri sayesinde
Geniş alanlarda kullanılabilen ve özellikle selülitli bölgelerde tercih edilen geniş başlığı dışında küçük başlığı ile de yüz, boyun, kol gibi küçük alanlarda cilt sıkılaştırma amacıyla kullanılabilmektedir. Yapılan tıbbi araştırmalarda selülit görüntüsünün %65 oranında azaldığı , kilo kaybı olmadığı halde bacak çevresinde ortalama 3.2 cm lik azalmalar tespit edilmiştir.
Haftada 2 kez olmak üzere selülit derecesine göre 8-16 seans olarak önerilmektedir.
Portakal kabuğu görüntüsünün giderilmesinin yanısıra bacak ve bel çevresinde yağların parçalanmasını sağlayarak azalma meydana getirir. Radyofrekans enerjisi aynı zamanda cildin gergileştirilmesi ve toparlanması amacıyla da kullanılmaktadır. Bu özelliği sayesinde sadece selülitlerin ortadan kaldırılması için değil aynı zamanda yüz ve boyunda sarkmaları azaltmak, yüz ovalinin belirginleşmesi ve yüz cildinin sıkılaşması için de etkili olmaktadır.